Ardından gelen sessizlik canlı bir varlıktı, yoğun ve boğucu. Kimse kıpırdamadı. Kimse konuşmadı. Kırık bardaklarımı toplamak için diz çöktüm, vücudum titriyordu. Konuklar bakışlarını kaçırdı, rahatsızlıkları elle tutulur bir güçtü. Diğerleri fısıldaşıyordu, kısık sesleri kuru yaprakların hışırtısı gibiydi. Ama kimse, tek bir kişi bile, yerde kıvranan yaşlı kadının yardımına koşmadı. Oğlum Ethan, bakışlarını cilalı parkeye dikmiş, sanki aniden büyüleyici bulmuş, annesi görünmez olmuş gibi donakalmıştı. "Artık burada hoş karşılanmıyorsun," diye devam etti Juliet, elbisesini düzeltirken, soğukkanlılığı ürpertici bir hızla geri geldi. "Ethan ve benim yeni hayatımıza başlamak için mahremiyete ihtiyacımız var. Daha iyi bir şey ararken dairen bizim için mükemmel olurdu." Aylarca onun küçümseyici sözlerine katlanmıştım; kıyafetlerim, arabam, sade hayatım hakkındaki sözlerine. Ama bu, bu bir ihlaldi. 130 çift gözün ağırlığı üzerime çökerken yavaşça ayağa kalktım. Gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı akıyordu ama içimde geri dönülmez bir değişim vardı. O tokat sadece bir saldırı değildi; bir uyanıştı. Yıllardır sessiz bir tevazu ve bilinçli bir gizlilik içinde bir hayat kurmuştum. Kimsenin, hatta kendi oğlumun bile anlayamayacağı sırlarım vardı. Gördükleri şey yoksul bir dul kadındı. Tanışmak üzere oldukları şey ise tüm hayatlarını gizlice finanse eden kadındı.Gö'rselden son sa'yfaya ilerleye'lim